çok şey var anlatacak. yine de onları anlatacak kelimeleri bulamamak.
yine aynı olan bazı şeylerin içinde kaybolma.
sen kaybolma.
ben, hem bulurum bi şekilde.
ben yine çıkarım burdan.
hep mi ben.
hep ben.
evet,öyle.
yine de unutma
düşeceksin.
gülebilirler.
veya biri tutar elinden.
belki bi gün anlatabilirsin ne demek istediğini
kendinle konuştuğunu mu
sen sus.
sen dur.
bulurum ben.
kaybolma.
adını söyle.
kaybolma.
ölmem ben.
ölmem ben.
yaşamak diye bişey var.
susma sen.
sen susma.
bişeyler olacak.
bişeyler değişecek biliyorsun.
umut et.
bırakma.
sonra,
yine kalkıp devam edeceksin.
otlar görebilirsin sararmış
sonbahar.
sonra güneş.
ben güneş olurum.
biliyorum zor.
kendime güneş.
kendime ışık.
biliyorum bişeyler var.
az kaldı.
biliyorum.
15 Kasım 2014 Cumartesi
20 Ağustos 2014 Çarşamba
15 Ağustos 2014 Cuma
13 Ağustos 2014 Çarşamba
30 Temmuz 2014 Çarşamba
derinden gelen sesini kovuyorum. bi gün bi kitap yazacağım. yada bi film çekeceğim. herhalde hayalet gibi ondan bırakmıyorsun. yine kovuyorum sesini. kendime kızıp kendimi de kovuyorum. herhalde ben mezarda bile böyle olacağım. yine de, ben bi şeylere inanamam kolay kolay bundan sonra. inandıramam kendimi. inandırmam. bi kendim biliyorum. git o yüzden. gelme. ben çağırana kadar. nefret ediyorum senden. nefret etmeyi ne güzel öğrettin.
22 Temmuz 2014 Salı
10 Temmuz 2014 Perşembe
karar
bazı şeyleri anlatsam da anlatmasam da iyi hissetmiyorum. kendimle yaşamayı öğrenmek zormuş. yine de bazen beklemediğim şeyler oluveriyor. bazen güzel, genelde çirkin şeyler. ben kendim bu kadar emin değilken herhangi bir şeyimden, başkalarına nasıl ben buyum diye yansıtabilirim ki. yapamam. gerekirse tek kalırım. korktuğum yalnızlık değil de zaten hiçbir zaman. yalnızken düşünüyor olmam. hep aynı yere dönebiliyor olmam. saplanıp kalabilirim. ama sanırım artık bunu aşmam gerekecek, hatta geç bile kaldım. korkunun zararı çok çok.. insanlar.. korkularım yüzünden fedakarlık yapmak istemiyorum artık. böylece sanki en başa dönmüş oluyorum. insan insanı yalın olarak yani sadece nasıl sevebilir ki? mümkün mü? aynı yere dönmeyeceğim. aynı insanlarla aynı şeyleri yaşamayacağım. beş yıl önce bütün saçmalığına rağmen nasıl sahiplendiysem hayatımı, aynı öyle. ben de nefes almak istiyorum. bitti artık.
29 Haziran 2014 Pazar
okumak istiyorum. ama böyle loş gri bi havada. zamanı düşünmeden. aslında sadece zamanı düşünerek. yani sadece zamanı düşünecek kadar zaman varken. sarı sayfalarını çevirip bi derginin. kendimden yada dünyadan yeni bi şeyleri anlamak..
şimdi böyle her şeyin alelacele her şeyin üst üste olduğu bi zamansızlıkta değil. dünya dışarıda dönmüyor çünkü şimdi. birlikte dönüyoruz ve başım da dönüyor. kapattığım kapının arkasında değil. hep birlikte. kusana kadar dönüyoruz. o yüzden şimdi okuyamam.
şimdi böyle her şeyin alelacele her şeyin üst üste olduğu bi zamansızlıkta değil. dünya dışarıda dönmüyor çünkü şimdi. birlikte dönüyoruz ve başım da dönüyor. kapattığım kapının arkasında değil. hep birlikte. kusana kadar dönüyoruz. o yüzden şimdi okuyamam.
24 Haziran 2014 Salı
yeni gibi gözüken ama yeni olmayan, adil gibi gözüken ama adil olmayan, gerçek gibi gözüken ama gerçek olmayan, samimi gibi gözüken ama samimi olmayan, dürüst gibi gözüken ama dürüst olmayan, insanı gecede yalnız bırakan
umutsuzluğun sebep olduğu bütün üzüntüleri
kırgınlıkların sebep olduğu bütün yaraları
sana sen demeye utanmadan gözüne bakıp da daha arkanı dönmeden pislik yapan insanları
tek tek
sikeyim.
al sana erkek egemen toplum.
amına koduğum.
22 Haziran 2014 Pazar
21 Haziran 2014 Cumartesi
geçmiş
biliyorum. bir iç çekiş anı kadar kısa aklımdan geçişin. bir sakallı adamın küçük çocuğunun elini tuttuğunu görüşüm. güneşin öyle vuruşu. biliyorum yürürlükten kaldırılmış hataların özürleri hep bunlar. sevdiğimi belli edebilseydim bambaşka bir insan olurdum.
biliyorum. yollar duruyor ama zaman geçti çoktan.
bazen içimdeki boş yolların o kadar boş olması korkutuyor beni.
biliyorum, ağaçlardan bahsetmek isteyeceğim birazdan. gözlerim de dolmuyor artık.
hep bi güvensizlik ama.
bi ev olsa o yolda, bi oda. belki bi masada yemek yemişiz orda.
bundan hep sırtımı kolluyorum ben uyurken.
şimdi yok öyle biri. duruyorum. rüzgar esiyor,boşlukta sesi.
ben herkesten çok kendimi seviyorum.
o kadar açık ki. istemeden..
geçmiyor insanın kendinde açtığı yaranın izi.
biliyorum. yollar duruyor ama zaman geçti çoktan.
bazen içimdeki boş yolların o kadar boş olması korkutuyor beni.
biliyorum, ağaçlardan bahsetmek isteyeceğim birazdan. gözlerim de dolmuyor artık.
hep bi güvensizlik ama.
bi ev olsa o yolda, bi oda. belki bi masada yemek yemişiz orda.
bundan hep sırtımı kolluyorum ben uyurken.
şimdi yok öyle biri. duruyorum. rüzgar esiyor,boşlukta sesi.
ben herkesten çok kendimi seviyorum.
o kadar açık ki. istemeden..
geçmiyor insanın kendinde açtığı yaranın izi.
8 Haziran 2014 Pazar
21 Mayıs 2014 Çarşamba
neden mavi değil
çünkü ölmeye yada hayatta kalmaya programlanmış gibiyiz.
çünkü başkaları yükselirse bize yer kalmaz gibi.
bu aralar nefesini hissettiren bi ölüm söz konusu.
yada nefessizliğini de diyebiliriz.
arabaya mı biniyorsun orda.
işe mi gidiyorsun orda.
kafanı mı çeviriyorsun orda.
neredeyse her yerde.
ama sanırım artık güzel şeyler duymaya ihtiyacımız var.
bahar geldi diye sevinebilmelere ihtiyacımız var.
korkmadan sevişebilmelerimize ihtiyacımız var.
korkmadan sarılmalara.
korkmadan yanyana durmalara.
gökyüzüne bakmalara.
gökyüzü dumansızlıklarına.
temiz yağmur damlalarına.
ısınmamalara topluca.
yanmamalara ihtiyacımız var.
biraz uzak dursun ölüm.
küçükken yaptığımız gibi kovalamadan önce zaman verse biraz.
ne payıydı o?
sonra gelse arkamızdan.
biraz dursa.
biraz beklese.
nefes alsak
çünkü başkaları yükselirse bize yer kalmaz gibi.
bu aralar nefesini hissettiren bi ölüm söz konusu.
yada nefessizliğini de diyebiliriz.
arabaya mı biniyorsun orda.
işe mi gidiyorsun orda.
kafanı mı çeviriyorsun orda.
neredeyse her yerde.
ama sanırım artık güzel şeyler duymaya ihtiyacımız var.
bahar geldi diye sevinebilmelere ihtiyacımız var.
korkmadan sevişebilmelerimize ihtiyacımız var.
korkmadan sarılmalara.
korkmadan yanyana durmalara.
gökyüzüne bakmalara.
gökyüzü dumansızlıklarına.
temiz yağmur damlalarına.
ısınmamalara topluca.
yanmamalara ihtiyacımız var.
biraz uzak dursun ölüm.
küçükken yaptığımız gibi kovalamadan önce zaman verse biraz.
ne payıydı o?
sonra gelse arkamızdan.
biraz dursa.
biraz beklese.
nefes alsak
7 Mayıs 2014 Çarşamba
agrandizör'e..
"nedenn benimm değillsinnnn!!"
(röpteşambır giyilmiş halde bir elde viski bardağı diğerinde puro, agrandizörün duvara yapıştırılmış koca fotoğrafına bakarak) diye haykırır küçük hikayesinin büyük kahramanı kıvırcık saçlı minik bir kız. sonra elindeki 70 lerden kalma tabanca ile duvardaki resme defaatle ateş eder. "nedenn benimm değilsinn?" diye bağırır tekrar. bu defa ünlemleri soru işaretine dönüşmüştür. kadersel döngünün bu sinsice hamlesine öfkesi geçmemekle birlikte, bu serzeniş de bir meraka dönüşmüştür. agrandizör'ün ne olduğunu henüz bugün öğrenmiştir lakin ona sahip olmak arzusu, açıkça belirli bir çılgınlığı da beraberinde getirmekte acele etmiştir. analog makineden kimseye muhtaç olmadan baskı yapabileceğini düşünmek.. bunu aslında nasıl yapamayacağını bilmenin verdiği öfkeyle ateş etmiş ancak sonrasında bağırmasıyla birlikte üzerine gelen yılgınlık, bıkkınlık, yorgunluk hıçkırarak ağlamasına sebep olmuştur.
iş bu minik hikayedeki kahraman kadınımız toplum genelinde "sahip olma"nın maskülenliğine yaptığı atıftan ötürü röpteşambır giymesiyle kalmış, ikinci eli 650 tl olan agrandizör'ü alamayarak hayatına devam etmiştir. (şimdilik!)
(röpteşambır giyilmiş halde bir elde viski bardağı diğerinde puro, agrandizörün duvara yapıştırılmış koca fotoğrafına bakarak) diye haykırır küçük hikayesinin büyük kahramanı kıvırcık saçlı minik bir kız. sonra elindeki 70 lerden kalma tabanca ile duvardaki resme defaatle ateş eder. "nedenn benimm değilsinn?" diye bağırır tekrar. bu defa ünlemleri soru işaretine dönüşmüştür. kadersel döngünün bu sinsice hamlesine öfkesi geçmemekle birlikte, bu serzeniş de bir meraka dönüşmüştür. agrandizör'ün ne olduğunu henüz bugün öğrenmiştir lakin ona sahip olmak arzusu, açıkça belirli bir çılgınlığı da beraberinde getirmekte acele etmiştir. analog makineden kimseye muhtaç olmadan baskı yapabileceğini düşünmek.. bunu aslında nasıl yapamayacağını bilmenin verdiği öfkeyle ateş etmiş ancak sonrasında bağırmasıyla birlikte üzerine gelen yılgınlık, bıkkınlık, yorgunluk hıçkırarak ağlamasına sebep olmuştur.
iş bu minik hikayedeki kahraman kadınımız toplum genelinde "sahip olma"nın maskülenliğine yaptığı atıftan ötürü röpteşambır giymesiyle kalmış, ikinci eli 650 tl olan agrandizör'ü alamayarak hayatına devam etmiştir. (şimdilik!)
5 Mayıs 2014 Pazartesi
sanırım kriz geçiyoruz yine. küçük krizler büyük krizleri yutar. yutmaz. ekonomik krizler duygusal krizleri yutar.sanırım mutsuzluktan ölemeyesice bedduası almışım üzerime. nefes alamıyorum artık. karanlık. dayanamıyorum da. böyle büyük nefretler her anına bulaşıyo insanın. yasamadan çizdiğim çok şey var. kendi ismimi çizmişim en başta. sanki birileri büyük beddualar etmiş. nefes alamıyorum ama ölmüyorum da. sorumluluk alamayan herkesten nefret ediyorum. sanırım kendimden başka kimse yok dinleyen. büyük beddualar almışım üzerime. gecelerden nefret ediyorum. gündüzlerden nefret ediyorum. sevgilerden nefret ediyorum. çiceklerden nefret ediyorum. beddualar üzerimde. sevememe bedduası almışım. kimsenin umurunda değilim aslında o kadar iyi biliyorum ki. ben kalkmasam düştüğüm yerden, kimse gelip sormayacak. ben de kalkmayacağım bu gece. herkesten , her şeyden nefret ediyorum. aşklardan ve aşıklardan özellikle.. gün batımlarından. el ele yapılan bütün şeylerden. nefes almalardan. kalp atımlarından. sorumluluklardan. ama sorumluluk alamayanlardan öyle nefret ediyorum ki..daha da geri döner durur bu laflarım bana.. ben hiç kimse bile değilim. paylaşmaktan nefret ediyorum.kitap okumaktan nefret ediyorum. her şeyden nefret ediyorum. her şeyden nefret ediyorum. her şeyden nefret ediyorum. her şeyden nefret ediyorum. her şeyden nefret ediyorum. her şeyden nefret ediyorum. her şeyden nefret ediyorum. her şeyden.
2 Mayıs 2014 Cuma
28 Nisan 2014 Pazartesi
bulmuştum!
dergi açmak istiyorum. dergicilik yapayım ben. yazar çizeriz. yazar yazar çizeriz. mutlu oluruz be!
hatta neydi geçen gün konuşmuştuk da ismini bulmuştuk.. hmmm.. hah.. goethe of the it.
evet. id de olabilir. orda bi şekil oyunu yapılabilir her iki şekilde de okunur böylece. bu durumda 'goethe' isminin telifi için kiminle görüşmem gerekir bilemiyorum pek.. olmazsa alternatifler düşünülebilir.
yazarımız çizerimiz de var.
ayrıca mesleki olarak dergicilik engel değilmiş önümde.
evet.
çok komiksiz ve edebîsiz ve edepsiz ama ahlaklı gibi yine de muzur, çılgın ama aklı başında olmalı.
komikli olabilir bi ölçüde eğer güldürebiliyorsa.
ha bi de iki dilde yayın yapma durumu olabilir.
iki sayfa yanyana.
bi sayfa türkçe diğeri ingilizce.
ama ikisi birbirinin çevirisi değil.
çeviriye karşıyız.
karşı değiliz de.
yine de çeviri değil.
hayaller, renkli balonlar!
gelsin öyküler gitsin denemeler.
oh be.
hatta neydi geçen gün konuşmuştuk da ismini bulmuştuk.. hmmm.. hah.. goethe of the it.
evet. id de olabilir. orda bi şekil oyunu yapılabilir her iki şekilde de okunur böylece. bu durumda 'goethe' isminin telifi için kiminle görüşmem gerekir bilemiyorum pek.. olmazsa alternatifler düşünülebilir.
yazarımız çizerimiz de var.
ayrıca mesleki olarak dergicilik engel değilmiş önümde.
evet.
çok komiksiz ve edebîsiz ve edepsiz ama ahlaklı gibi yine de muzur, çılgın ama aklı başında olmalı.
komikli olabilir bi ölçüde eğer güldürebiliyorsa.
ha bi de iki dilde yayın yapma durumu olabilir.
iki sayfa yanyana.
bi sayfa türkçe diğeri ingilizce.
ama ikisi birbirinin çevirisi değil.
çeviriye karşıyız.
karşı değiliz de.
yine de çeviri değil.
hayaller, renkli balonlar!
gelsin öyküler gitsin denemeler.
oh be.
27 Nisan 2014 Pazar
insanlardan nefret ediyorum.
dürüst olmayan insanlardan nefret ediyorum.
gerçekleri kafasına göre yorumlayıp önüme sunan sevgilimden nefret ediyorum.
yalnız kalmaktan nefret ediyorum.
elli bin kere aynı şeyleri açıklamama rağmen yine yine yine karşıma aynı bahanelerle gelinmesinden nefret ediyorum.
yorgunum,nefret ediyorum.
yorgunluğu bahane etmekten nefret ediyorum.
odam yok yatağım yok.
nefret ediyorum.
nefret ediyorum.
nefret ediyorum.
dürüst olmayan insanlardan nefret ediyorum.
gerçekleri kafasına göre yorumlayıp önüme sunan sevgilimden nefret ediyorum.
yalnız kalmaktan nefret ediyorum.
elli bin kere aynı şeyleri açıklamama rağmen yine yine yine karşıma aynı bahanelerle gelinmesinden nefret ediyorum.
yorgunum,nefret ediyorum.
yorgunluğu bahane etmekten nefret ediyorum.
odam yok yatağım yok.
nefret ediyorum.
nefret ediyorum.
nefret ediyorum.
nefret ediyorum. kontrol edemiyor olmaktan nefret ediyorum. hafta içi işte uğraşıp eve gelip test çözüp hafta sonu yine test çözmekten nefret ediyorum. kaç yaşındayım hala. hala. bi bitmedi. bi bitmedi gitti. sırf hiçbi planım yok diye. ne olacağı belli değil diye.
çıkıp birlikte yürüyebileceğim. beni anlayacak bi insan da yok etrafta. nefret ediyorum. her şey bu kadar zor olmak zorunda mı?
nefret ediyorum.
nefret ediyorum.
nefret ediyorum
nefret ediyorum.
nefret ediyorum.
çıkıp birlikte yürüyebileceğim. beni anlayacak bi insan da yok etrafta. nefret ediyorum. her şey bu kadar zor olmak zorunda mı?
nefret ediyorum.
nefret ediyorum.
nefret ediyorum
nefret ediyorum.
nefret ediyorum.
25 Nisan 2014 Cuma
yasaklı kelimelere çizdirmece denemeleri. 1
beynimde oluşan hareketlenmeler. durgunluklar. devrim; çarklar beynimde. çarklar gıcırdayarak dönerken düşünüyor olmam. bir emek sonucu oluşan. yada ışık şeklinde zıplayıp duran bilgiler. o zaman sessiz ama. ışıklar sessiz. çarklar gürültülü. beynim hangisi. beynimde dönen düşünce çemberleri. o çemberleri hep tekrar etmek yada kırıyor olmak. devrim; adım atmak. bugün farklı düşünmek devrim. yada bugün aynı düşünmek. belki içeriği önemsiz. çünkü beyin müdahalesiz. inat ediyor olmak. ama kuru ve boş bir inat değil. yaşamaya inat ediyor olmak. nefes almaya. nefes almak ciğerlerini acıtırken de bunu tercih edebiliyor olmak. sadece bağırmak değil. hep bağırmak değil. içeride ne olduğu bilinmeyen çalışmalar içinde olması beynin. kitap okumak. bi satırdan sonra çarkların dönmesi. yorum yapmak, düşünmek, hissetmek. konuşamayacağın, yazamayacağın, çizemeyeceğin şeyleri, yine de bile bile hissetmek. bir tiyatronun hiç izleyeni olmaması gibi. göze alarak. bi çiçeğin tam şimdi bi kaldırımı delerek kendi hayatta kalışını kutsadığı anı hiç bilememek gibi. yine de hepsini göze alarak. içeride çarkları döndürmek, içeride ışıkları açmak, ışıklara renk vermek, ışıklara anlam yüklemek. devrim kimin kelimeye ne anlam yüklediğine bakmadan. benim bugün nefes almam. nefes vermem. tekrar almam. tekrar vermem. tekrar almam. tekrar vermem. devrim; benim. devrim; insanın kendisi.
24 Nisan 2014 Perşembe
kışlar ve baharlarla ilgili bazı önceliklerim hakkında konuşalım hadi. hadi şimdi senin nasıl otobüse binip gittiğin ve benim hangi kapılardan geçtiğimle ilgili konuşalım. benim beklemekten ne kadar yorulduğumla ilgili konuşalım. hem kendimden, hem senden. tabi senden bi'seyler beklemem ne kadar mantıklı bilemiyorum. çünkü anlaşmak zor karşılıklı. aslında anlaşmak karşılıklı mı yoksa yan yana mı onu da tam bilemiyorum. sakin bi oda istiyorum sadece. o sakin odada gitarlarım kitaplarım yanyana dururlarken, akşamları sen gel. yemek yapalım. yemek yiyelim. su içelim istiyorum. sakin sakin. müzik açalım. hatta müzik yapalım. pencerem olsun. pencereyi açtığımda baharlar yada kışlar gözüksün. ama kendimi de bilmiyorum bu konuda. belki ben bi pencerem olduğunda yazları da seveceğim. ışıklar kırılıp girecek içeri. bazen kırılmadan girecek. benim canım sıkılacak sonra yine bunalımlara girip ellerimi yıkamak isteyeceğim. bi tane de musluğum olsun o yüzden. ben korkarak uyanmayı hakedecek hiçbişey yapmadığımın bilincine varabilecek kadar sakinleşmiş olayım. perdelerim olsun. istersem açayım. istemezsem karanlık. sen de ol yanımda.
21 Nisan 2014 Pazartesi
kendime notlar
birinin mutsuzluğuyla mutlu olma.
birileri mutsuz diye mutsuz da olma.
göbekbağıyla bağlı değilsin kimseye.
birileri gergin diye hayatı kendine zindan etme.
seninle ilgisi olmayan şeyleri ilgine sunulmadığı sürece merak edip endişelenme.
kendine bi hayat kur.
daha doğrusu şu an yaşadığın hayatı böylece yaşa.
senin de isteklerin olabilir.
sen de insansın.
kimse için kendini feda etme.
hayatı bu kadar da dramatik yaşama.
kendine zaman ayır.
şimdilik olduğu kadar kendine alan yarat.
kendine bi eylem yarat.
muhtaçmışsın gibi davranmaktan vazgeç.
sadece, paylaşmak güzel.
paylaşmanın güzel olduğu insanları düşüncesizce kırma.
hayatta başka bişey yok.
başka bişeyin yok.
...
birileri mutsuz diye mutsuz da olma.
göbekbağıyla bağlı değilsin kimseye.
birileri gergin diye hayatı kendine zindan etme.
seninle ilgisi olmayan şeyleri ilgine sunulmadığı sürece merak edip endişelenme.
kendine bi hayat kur.
daha doğrusu şu an yaşadığın hayatı böylece yaşa.
senin de isteklerin olabilir.
sen de insansın.
kimse için kendini feda etme.
hayatı bu kadar da dramatik yaşama.
kendine zaman ayır.
şimdilik olduğu kadar kendine alan yarat.
kendine bi eylem yarat.
muhtaçmışsın gibi davranmaktan vazgeç.
sadece, paylaşmak güzel.
paylaşmanın güzel olduğu insanları düşüncesizce kırma.
hayatta başka bişey yok.
başka bişeyin yok.
...
18 Nisan 2014 Cuma
kişisel evet
aslında ilkbahar. ama sonbahar gibi bulutlar. sonbaharı da seviyorum. eski ama çok da eski olmayan aslında yeni de sayılabilecek bi arkadaşım mesaj atmış. başka bir arkadaşın doğum gününe çağırıyor. gidemeyeceğim tabi başka bi şehirdeyim artık. ama aslında bi yanım da o şehirde. sonbaharmış gibi olan ilkbahar bulutlarını seviyorum. küçük küçük özlemler var yüreğimde. kalbim değil bugün yüreğimde çünkü. toplayınca kocaman bi özlem. bi çok şeyi özlüyorum. özlemek şuanda kanatan bişey değil eskisi gibi aslında. ama her an da kanatabilir. kendimi biliyorum. bi koku duyup ağlamaya başlayabilirim. ama ağlamak özlemi gideren bişi değil. bugün bu şehirde yalnız olmamama rağmen yalnızım. ailem var. ailem işte.. onlara herşeyi ne kadar anlatabilirim. yada bi arkadaşla yapılabilecek ne kadar şeyi onlarla yapabilirim. aslında yapabilirim. ama ne kadar anlaşıldığımı hissedebilirim. ailelerde çatışmalara rağmen sevgiler. gerçi arkadaşlık da çatışmalara rağmen sevgi değilse nedir bilmiyorum. burda bi arkadaşım var. ama kendi sorunları içinde boğulmuş durumda. kendinin de farkında olmadığı ve benim de anlayamayacağım başka problemler olduğunu da düşünüyorum. bi sevgi hissedemiyorum ama artık. bana karşı. dönemsel. ama arkadaşlık bu kadar yorucu olmamalı.
başka şeyleri özlüyorum zaten. başka insanları. en yakın arkadaşım yurtdışında. yedi aydır sanırım. çok yorgunum. özlüyorum. özlemekten yoruldum.
15 Nisan 2014 Salı
bugün
mutsuzum. hayatımda olmak istediğim yerde değilim. yapmak istediğim işi yapmıyorum. anlatmakla geçmiyor. yok oluyorum. kaldırımlarda yürürken gömülüyorum. kıskanıyorum mutluysa etraftakiler. bütün ezilmişliklerin alınabilseydi intikamı. en ufak bi iğnelemede devasa alınmasaydım yaralarım yüzünden. aşık olmayı becerebilseydim yanımdaki adama. o mutlu ol dediğinde olabilseydim. sırf öfkem yüzünden yaz diye verdiği kalemleri kırmasaydım. sırf ben kızgınım diye . çal söyle çal hadi çalalım söyleyelim dediğinde fırlatmasaydım gitarları. her çabasını alaya alıp küçümsemeseydim. bilerek yada bilemeden. utanmasaydım çabalamaktan. yargılanmaktan. sırf yargılanmaktan korkuyorum diye tükürmeseydim kusmasaydım sağa sola. hep pişman olmasaydım yaptıklarımdan ve yapamadıklarımdan. bunun hesabını da en yakınıma kesmeyebilseydim. yanarak yok olsaydım çoktan olurdum.hep aynı çemberin içinde döne döne başım dönmeseydi. düzgün yürüyebilseydim yollarda. dik durabilseydim. 20 yaşında bırakmasaydım yaşımı takip etmeyi. 50 hissetmeseydim yarısı olmadığım halde. kendimi affedebilseydim. etrafımdakiler de biraz hoşgörülü olabilseydi. benim anlatmama gerek kalmadan anlayabilseydi birileri de. ben yırtınmasaydım aslında ne demek istediklerim hakkında. acı çektiren dostlarıma dönüp gidebilseydim sırtımı. kendimi bu kadar düşündüğüm halde engelleyebilseydim zarar görmemi. okumasaydım. inat etmeseydim de. kazanarak aslında nasıl da kaybettiğimi kabullenseydim de. inat etmeseydim. örnek olmasaydım kardeşlerime de. beni parmakla gösterip ama ablan demeselerdi onlara. ben de istediğim bölümü okusaydım.ben buyum beni böyle kabul edin diyebilseydim aileme. hep bi kabul ettirme içgüdüsü olmasaydı kendimi. olduğum gibi kabul edilseydim. hatalarımın bedelleri beni geleceğimle sınamasaydı. babam daha güçlü olabilseydi de hep kırılmasaydı hayata. ben de güç alabilseydim ondan. annem de sevdiğini belli etseydi başkalarını umursamadan. kendimle gurur duyabilseydim. huzurla uyuyabilseydim. mutlu yaşayabilseydim.
14 Nisan 2014 Pazartesi
işyerleri
tabaklar. çatallar. demir-çelik sesleri. yemek yiyoruz. yenebiliyor.
sonra soğuk soğuk olaylar.
kağıtlar.
işler.
yapılacak işler var diye illa ki.
saçma bi hırçınlık. herkeste. aptalca bişeyler.
aptalca şeylere avazım çıktığı kadar bağırma isteği.
sonra yerinde oturmalar bişeyler yapmadan.
dünyada en gereksiz varlık insan sanırım.
dünyaya en zararlı..
sonra soğuk soğuk olaylar.
kağıtlar.
işler.
yapılacak işler var diye illa ki.
saçma bi hırçınlık. herkeste. aptalca bişeyler.
aptalca şeylere avazım çıktığı kadar bağırma isteği.
sonra yerinde oturmalar bişeyler yapmadan.
dünyada en gereksiz varlık insan sanırım.
dünyaya en zararlı..
28 Mart 2014 Cuma
bok
böyle zamanlarda öyle kızıyorum ki seni düşündüğüm vakitler için kendime.
ben kimim?
madem değerli değilim aslında o kadar..
neden?
öyleymiş gibi
yapıyoruz.
ben kimim?
madem değerli değilim aslında o kadar..
neden?
öyleymiş gibi
yapıyoruz.
27 Mart 2014 Perşembe
18 Mart 2014 Salı
çay
içmeyi bırakıyorsun çünkü şekersiz tadı güzel değilmiş. öğrenince şaşırıyorum. uzak-ta yaşıyoruz ne kadar..
17 Mart 2014 Pazartesi
'korkma' diyebilsem titremeden sesim
birilerine bi'şeyleri anlatırken kırabiliyor olmaktan yoruldum. gelip gelip buralara yazsam..
hayat gerçekten zor. kim olduğun yüzünden yargılanmak hiç bitmiyor. hiç ama hiç.
senin dinin şu. senin adın şu. senin annen baban şu kimseymiş. sen şurda doğmuşsun o zaman şöylesin. hayatta sadece ve sadece emeğinle bi yerlere gelmekten bahsettiğinde en büyük hayalci sen oluveriyorsun.
en yakının sana korkuyorum dediğinde, korkma diyemiyorsun.
korkma seni öyle olduğun için yargılamayacaklar.
seni 'fişle' memişlerdir.
sen sadece nefes alıyorsun.
hiçbir şey yapmadın.
sen olduğun gibi güzelsin.
hakkıyla şöyle söyleyemiyorsun.
ölmeyeceksin.
'beni yaşatmayacaklar galiba' boyutuna gelmiş bi korkuya sarılamıyorsun.
ortada hiçbir sebep yokken böyle düşünen sevdiğine diyemiyorsun ki:
öyle değil.
bak ölmüyoruz.-
bak kimse ölmedi.-
sen insansın.-
sen kimseye zarar vermedin, vermeyeceksin de.-
sadece farklısın.-
farklı olmak ölmeyi gerektirmez.-
farklı olmanın ölmeyi gerektirmediği bi yerdeyiz.-
sen yaşamalısın.
çünkü insan gülüşüyle güzeldir.
baskılar, hep olur.
hep olur.
sen kaldırımda taşların arasından çıkabilmiş bi çiçeksin.
canın fışkırmış ve oluvermişsin.
renkli.
ciğerlerin..
hayat gerçekten zor. kim olduğun yüzünden yargılanmak hiç bitmiyor. hiç ama hiç.
senin dinin şu. senin adın şu. senin annen baban şu kimseymiş. sen şurda doğmuşsun o zaman şöylesin. hayatta sadece ve sadece emeğinle bi yerlere gelmekten bahsettiğinde en büyük hayalci sen oluveriyorsun.
en yakının sana korkuyorum dediğinde, korkma diyemiyorsun.
korkma seni öyle olduğun için yargılamayacaklar.
seni 'fişle' memişlerdir.
sen sadece nefes alıyorsun.
hiçbir şey yapmadın.
sen olduğun gibi güzelsin.
hakkıyla şöyle söyleyemiyorsun.
ölmeyeceksin.
'beni yaşatmayacaklar galiba' boyutuna gelmiş bi korkuya sarılamıyorsun.
ortada hiçbir sebep yokken böyle düşünen sevdiğine diyemiyorsun ki:
öyle değil.
bak ölmüyoruz.-
bak kimse ölmedi.-
sen insansın.-
sen kimseye zarar vermedin, vermeyeceksin de.-
sadece farklısın.-
farklı olmak ölmeyi gerektirmez.-
farklı olmanın ölmeyi gerektirmediği bi yerdeyiz.-
sen yaşamalısın.
çünkü insan gülüşüyle güzeldir.
baskılar, hep olur.
hep olur.
sen kaldırımda taşların arasından çıkabilmiş bi çiçeksin.
canın fışkırmış ve oluvermişsin.
renkli.
ciğerlerin..
15 Mart 2014 Cumartesi
sonra bi bakmışsın aslında hiç üzülmemişiz bu kadar. yaşanmamış. duyulmamış. görülmemiş.
sanki bilinmemiş gibi. insan kapatamaz ki kendine perdelerini. perdeler açıkken de hep güneş girmez içeri. bazen yağmur yağar.
bi
bakmışsın.
tüm ölüm ve kalımlarla o yağmurun altında, dans ederken.
ölmek dans etmeye benzemiyordur gerçi.
ölmek belki biraz daha et ve kemikten sanki.
yine de bi bakmışsın aslında hiç ölmemişiz gibi.
yani,
yaşamaktaymışız da, öylece dans eder gibi.
yaşadıkça eğilmiyormuşuz da çirkinliklerden, unutabiliyormuşuz gibi.
yürürken,
gülerken,
susarken ve su içerken.
biliyormuşuz da olanları, artık o bilgiler bizim çok dışımızdaymış gibi.
sonra usanmadan
yeniden, yine;
"Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri"
14 Mart 2014 Cuma
bi çocuk için; şimdi uzakta.
ne yaptım. ekmek yedim. ölmemiş gibi. utandım. sonra tekrar ekmek yedim. doydum. utandım. acıktım. utandım. ne yaptım. ekmek yedim. acıktım utanmadım. ekmek yedim. yalnız kaldım. ne yaptım, öldüm. ne yaptım? ben öldüm onlar yürüdü. onlar öldü ben yürüdüm. ne yaptım. yürüdüm diye. utanmadım.
ne yaptım. yalnız kalamadım diye kızdım. odalar kalabalık oldu. konuşamadım. anlatamadım diye kızdım. nefes aldım. nefes mi aldım? ne yaptım. çiçekler açmayı öğrendiler büyürken ben. ne yaptım. büyüdüm. ben büyürken utandım. yaşadım diye. elim bağlı. başım.. ne yaptım. üzüldüm. ekmek yedim. dün de yedim. bugün de. bilyeler varmış. bilyeler var dediler mezarında. ben ekmek yiyordum o sırada duymadım. sonradan duydum. çocuk düşlerimiz. ne yaptım. aldım kendimi. bi senin yerine koydum. bi kendi yerime. bi seni kendi yerinde düşündüm. ne yaptım. doydum. toprak kaymadı. deprem olmadı. gökler gürüldemedi. ekmek yedik biz. doyduk. doyduk diye utandık bu ülkede. ne yaptım da nefes aldım ben bugün. hep hakaretler de oldu. toprak alıp örttü mü çirkinlikleri? gösterdi mi sana? sonra biraz yağmur yağmıştı karla karışık. onu hissettin mi biz ekmek yerken? biz yaşadık bugün. sonra ölümden sonrası ile ilgili bi his aradım. içimde bi yerde. ama yağmur yağdı, yağmurla buğday, buğdayla ekmek.. buğdayla ekmek.. başaktım ben. utandım ondan. üzüldüm mü? benim parmaklarım yetti yaşını saymaya. ben varken de yok hissettirebilen kutular içinde biraz karanlık yaratmaya çalışırken kendime. bi elinde sapan dediler. bi elinde uçurtma gösterdiler. ben ne yaptım. ben ekmek yedim. düğüm düğüm düğüm düğüm heryerimken. bişeylerin belası peşinden sürüklerken kendi lanetinin. kusarken. kusarken. yediklerim için. sonra kanlar. sonra kanlar. ben kandan korkarım parmaklarım saymıyor artık yaşımı. ben ekmek yerken sen kanlar içinde. sonra hiçbişey olmamış gibi tekrar acıkırken.. bazı şeyler olmuş. dinlemedim bile. vicdan yıldız gibi değil. vicdan güneş gibi değil. bir tane veya iki tane. yeterli veya yetersiz değil. vicdan kendine göre hep. kendinin aldığı kadarınca. kendini uyutturabildiğin sürece. hepimiz.. hepimiz için.. yer gök karışmadı birbirine. aşklar da, sen isterdin belki yaşamak.. aşklar da parklar gibi. eskiden olduğu gibi de değil. zaten artık ekmeğin tadı da aynı değil. onunla içilen çayın tadı da aynı değil. bi tane zeytin yersin yanında. o da aynı değil. sahiller biraz daha kırmızı. gözle görülmeyen kırmızı. gözle görülmeyen ölüm. gözle görülmeyen çırpınış. gözle görülmeyen eriyiş. gözle görülmeyen bilyeler. gözle görülmeyen öfke. kin. nefret. olmayan insanlık. nerdesin şimdi? ne yaptın?
6 Mart 2014 Perşembe
24 Şubat 2014 Pazartesi
23 Şubat 2014 Pazar
19 Şubat 2014 Çarşamba
13 Şubat 2014 Perşembe
kontrol edilebilir değil hiçbi'şey sanki.
yalnızlık.
iç ürpermesi.
korku.
yeni bir adım atmaya korku.
yeni bir insan tanımaya korku.
kendini tanıtmaya korku.
sanki insanın etrafında çelik bi çember.
çelik çemberleri kıramaz insanlar.
yalnızlık. yalnızlık. sonra sessizlik.
yapılabilirliği azalan şeyler.
hayat.. hayatın yumruk yumruk kalbe gelmesi.
yollar; hep aynı yerde bulduran kendini.
hayat.. bi yaşanmışlık.
kendine hakaret eder gibi, küfrettiğin şeyleri yapmaya zorlanmışken yakalamak kendini.
hakaretler insanın etrafında bi çember.
bi ok. dönüp dolaşan.
çirkinlik bi çember.
çirkinlik bi ayna.
çirkinlik sen, ben.
dönüp dolaşıp sahibini vuran ok.
hayat.. yollar.. yalnızlık.
kendini anlatamama korkusu.
çürüdüm mü? hissetmez miyim? duymaz mıyım?
nerde gökyüzü?
nerde gökyüzü?
nerde gökyüzü?
neden mavi değil?
neden mavi değil.
yalnızlık.
iç ürpermesi.
korku.
yeni bir adım atmaya korku.
yeni bir insan tanımaya korku.
kendini tanıtmaya korku.
sanki insanın etrafında çelik bi çember.
çelik çemberleri kıramaz insanlar.
yalnızlık. yalnızlık. sonra sessizlik.
yapılabilirliği azalan şeyler.
hayat.. hayatın yumruk yumruk kalbe gelmesi.
yollar; hep aynı yerde bulduran kendini.
hayat.. bi yaşanmışlık.
kendine hakaret eder gibi, küfrettiğin şeyleri yapmaya zorlanmışken yakalamak kendini.
hakaretler insanın etrafında bi çember.
bi ok. dönüp dolaşan.
çirkinlik bi çember.
çirkinlik bi ayna.
çirkinlik sen, ben.
dönüp dolaşıp sahibini vuran ok.
hayat.. yollar.. yalnızlık.
kendini anlatamama korkusu.
çürüdüm mü? hissetmez miyim? duymaz mıyım?
nerde gökyüzü?
nerde gökyüzü?
nerde gökyüzü?
neden mavi değil?
neden mavi değil.
22 Ocak 2014 Çarşamba
son.
taş üstünde taş kalmaz ya. işte öyle gitti aklımdan başım. çünkü geçmiş hep vardı. geçmiş sanki benim çok küçükken toprağa verdiğim bi sarmaşık. bi sarmaşık ne kadar dolanabilir zamana. zamanla anladığım şeyler oldu, ama bişeyi anlamadım hiç. neden sen bir martı olup uçabiliyorken bi insana, sen sincap olup kaçabiliyorken, o sana duvar. anlaşılmadan kabullenilen şeyler vardır. kabullendim. kabullenmek hafifletti mi herhangi bi acıyı? unutturdu mu? unutturur mu? haydarpaşada bi tren bıraktım. bi vagon içinde bi bavul içinde bi yanmış mektup. yanmış mektuplar. yakılmış mektuplar.
siz hiç gönderme mesafesinde dahi olmayan,öyle yakın birine yazdığınız mektupları sobaya atıp yaktınız mı? her lodosta tüten bi sobamız olmuştu. işte orda yaktım.
her lodosta tüttüm ben. dumanlar çıktı içimden. karardım. saçlarım gitti. saçlarım gitti.
saçlarım gidince indim trenden. tren beni bıraktı orda öylece. baktım bi süre. cümle alem gördü benim benden gittiğimi. anlatamadım uzun uzun. dinletemedim. çünkü mavi değil illa ya yeşil ya kahverengiydim ben. ağaç gibi hep köklerim toprakta, hep ayaklarım yerde. hep başım yukarıda, dimdik. genç, gencecik bi ağaçtım, ama eğileceğime büküldüm, cümle alem gördü. ben nasıl büküldüm. ben ağaç dalıyken mutlu ve yakındım maviye. hep yaşadım onun hayaliyle. uçmak istedim,toprakta köklerim. sanki yarıştı birbiriyle kökler ve hayallerim. kendi kanatlarını nasıl kırar insan, hissettim. hep iyi ki doğdun yazmıştım o mektuplara. dinletemedim. ben hiç dinletemem çünkü. ben sana aşığım. yüzüne söylemek isterdim ama olmadı neden bilmem. bi dost, bi arkadaş, bi sevgili, kapı komşum, hatta hiçbişeyimmişsin gibi sevdim seni.
şimdi içimde hiç içemeyeceğim bi şarapsın, eskidikçe güzel, eskidikçe değerli, eskidikçe özlenen.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)